‘Can’ın arkadaşları’ Çağlayan Adliyesi’nden seslendi
Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay Milletvekili seçilmesine rağmen Silivri’de tutuklu bulunan Can Atalay için Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yapan ‘Can’ın arkadaşları’ “Can Atalay’a özgürlük çağrısı yaptı. Açıklamaya Mısra Öz, Can Atalay’ın babası Mustafa Atalay ile Annesi Şükran Atalay da katıldı.
Can’ın arkadaşları ve meslektaşları adına açıklamayı okuyan Bilge Hilal Bilgin, “Bu hukuk dışı, keyfi uygulama suretiyle de hakkı ihlal edilen yalnızca Can Atalay değil, onu seçen millettir, üyesi olduğu TBMM’dir” diye konuştu.
BİLGİN: CUMHURBAŞKANINI SEÇEN DE, TBMM’DEKİ DİĞER 599 MİLLETVEKİLİNİ SEÇEN DE AYNI KAYNAKTIR
Bilgin açıklamasında şu sözlere yer verdi:
“Bizler CAN’ın arkadaşları olarak, CAN’ın devam eden tutukluk halinin hukuksuz sürecine dair duygu ve düşüncelerimizi, Anayasal düzenlemelere dayanarak beklenti ve taleplerimizi sizlerin aracılığıyla kamuoyu ile bir kez daha paylaşmak için bugün buradayız.
Öncelikle belirtmek isteriz ki; meslektaşımız Can Atalay, 14 Mayıs 2023’de yapılan TBMM genel seçimlerinde Türkiye İşçi Partisinden 28. Dönem milletvekilliği için aday olmuş;
Yüksek Seçim Kurulu, bilindiği gibi yaptığı inceleme sonucu CAN hakkında verilmiş olan ve halen Yargıtay aşamasında bulunan hüküm kesinleşmemiş olduğundan CAN’ın adaylığını kabul ve ilan etmiş;
CAN, Hatay seçmenlerinin oylarıyla milletvekili seçilmiştir.
Mazbatası düzenlenmiş ve verilmiştir. Komisyonlarda, görev paylaşımında CAN ATALAY, TBMM İnsan Hakları Komisyonu TİP Milletvekili üyesi olarak seçilmiştir.
Bu açıklamalarımız da gösteriyor ki; 14 Mayıs 2023 Pazar günü yapılan genel seçimlerde arkadaşımız Can Atalay, Türkiye İşçi Partisi Hatay milletvekili olarak seçilmiştir. Cumhurbaşkanını seçen de, TBMM’deki diğer 599 milletvekilini seçen de aynı kaynaktır: Halkın iradesi.
Millet, seçim yoluyla yaptığı tercihle, beş yıl süresince millet adına kimlerin kanun koyma ve denetleme yetkisini kullanacağını, kimin yürütme yetkisini kullanacağını belirlemiştir. Bu irade ve sonuç anayasaya ve hukuka aykırı olarak bölünemez. Hukuken hiç bir temeli, dayanağı olmaksızın milletin seçtiği temsilcilerinden birinin, diğerlerinden farklı bir muameleye tabi tutulması asla kabul edilemez.
Meslektaşımız, arkadaşımız Can Atalay’ın hukuki herhangi bir engeli olmaksızın milletvekili seçildiği, seçimlerin yönetimi ve denetimi ile seçimlerle ilgili her türlü kararı vermeye yetkili anayasal organ olan Yüksek Seçim Kurulu tarafından Resmi Gazete’nin 30 Mayıs 2023 tarihli nüshasında yayınlanarak kesinleşmiştir.
Seçilen diğer 599 milletvekili TBMM’de yemin ederek göreve başlamışken, Can Atalay ‘tutuklu olduğu’ gerekçesiyle cezaevinde tutulmaya devam edilmektedir. Oysa anayasanın açık ve emredici hükmü uyarınca, bir kişi milletvekili seçilince, aksi yönde bir Meclis kararı olmadıkça, seçimden önce ya da sonra bir suç işlediği ileri sürülerek tutulamaz, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Anayasanın hükümleri, nasıl yorumlanması ve uygulanması gerektiği konusunda herkesin görüşlerini söyleme hakkı kuşkusuz vardır. Ancak, anayasa hükümlerini yorumlama, anlam ve içeriğini ve nasıl uygulanacağını belirleme konusunda tek yetkili kurum Anayasa Mahkemesidir. Ve Anayasa Mahkemesinin kararları, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare organlarını, gerçek ve tüzel kişileri, yani istisnasız herkesi bağlar.
Değerli Basın Mensupları Anayasa Mahkemesinin, bu konuda verdiği kararlara dikkatinizi çekmek istiyoruz. Anayasanın 83. maddesi uyarınca bir kişi milletvekili seçilince, hakkında daha önce açılmış ve devam eden bir dava olsa bile Meclis tarafından dokunulmazlığı kaldırılmadığı ve milletvekilliği devam süre boyunca, ağır cezalık suçüstü hali haricinde, kesinlikle tutuklu bile olsa salıverilmesi ve hakkındaki yargılamanın durdurulması gerektiği açık ve net olarak kamuoyunca bilinmelidir.
Seçilmesinin üzerinden bugün itibariyle 53 gün geçmiş olmasına karşın, Can Atalay’ın halen daha salıverilmemiş olması hukukun, Anayasanın ihlalidir.
Bu hukuk dışı, keyfi uygulama suretiyle de hakkı ihlal edilen yalnızca Can Atalay değil, onu seçen millettir, üyesi olduğu TBMM’dir.
Anayasa Mahkemesi kararlarını, fiilen tanımama, uymama, gereğini yerine getirmeme konusunda ihmal gösteren yargı kurumları da esas olarak kendi meşruiyet ve varlık nedenleri ile ters düşmektedir. Çünkü mahkemeler de meşruiyetini, kullandıkları yetkinin kaynağını, şimdi görmezden geldikleri, uymadıkları Anayasadan almaktadır. Bir mahkeme, hukuken hiçbir temeli ve dayanağı olmaksızın halkın iradesini karşısına alıp, aynı zamanda anayasaya göre uymak, uygulamak zorunda olduğu Anayasa Mahkemesi kararının gereğini de yerine getirmiyorsa, şüphesiz ki kendi verdiği ve vereceği kararların hukukiliğini, meşruiyetini ve bu kararlara uyma zorunluluğunu da tartışmalı hale getiriyor demektir.
Bu bakımdan, Can Atalay’ın halen daha salıverilmemiş olmasının müsebbibi olan yargı kurumları bilmelidir ki, bu fiili durum en başta kendilerine zarar vermekte, onarılması çok güç itibar kayıplarına neden olmaktadır.
Bizler, Can’ın arkadaşları olarak, hepimizi, milletin her bir ferdini, başta Meclis ve yargı olmak üzere her kurumunu çok büyük ve derin bir uçuruma sürükleyen, toplumsal barışı, adalet ve vicdan duygusunu yaralayan bu duruma derhal son verilmesi için yetkili yargı mercilerini görevini yapmaya davet ediyoruz.
Toplumda yargı kurumunun, özellikle siyasi davalarda adalet dağıtmaktan daha çok, korku salan, cezalandıran, herkesin çekindiği, güvenmediği bir kuruma dönüştüğü izleniminin hiç olmadığı kadar yüksek olduğunu hepimiz üzülerek izliyoruz.
‘HALKIN İRADESİNE SAYGI İSTİYORUZ!’
Bilinmelidir ki, bugün anayasal hakkımızı ısrarla ve azimle savunma konusunda ihmal ve çekingenlik gösterirsek, yarın hak sahibi bir yurttaş olmaktan çıkıp, biat etmekle yükümlü modern köleler oluruz.
Bu nedenlerle, milletin oylarıyla seçilen diğer milletvekilleri gibi Can Atalay’ın da derhal serbest kalması hukukun, anayasanın ve adaletin gereğidir.
Başta üyesi olduğu TBMM ve ayrımsız bütün milletvekillerini, siyasi partileri, Türkiye Barolar Birliğini, barolarımızı, hukuk kurumlarını, sivil toplum kuruluşlarını ve insan hakları örgütlerini, tek tek bütün yurttaşlarımızı anayasanın, hukukun ve haklarımızın etkin bir bekçisi olmaya, görevli yargı merciinin görevini yerine getirmesi için herkesi meşru, hukuki ve demokratik yollardan sesini çıkarmaya, tepki göstermeye davet ediyoruz.
Hukukun ve anayasanın gereği yapılsın istiyoruz!
Halkın iradesine saygı istiyoruz!
Adalet ve Özgürlük istiyoruz!”
TAŞÇI: 83. MADDE HALA ORADAYSA CAN ATALAY SERBEST BIRAKILMAK ZORUNDADIR
Can Atalay’ın avukatlarından Akçay Taşçı ise şu sözlere yer verdi:
“83. madde hala oradaysa Can Atalay serbest bırakılmak zorundadır. Bir atıf daha yapılıyor başka cenahlar tarafından, özellikle iktidar cenahında bulunan Adalet Bakanı bunu dile getirdi, anayasanın 83. maddesinin bir istisnası var anayasanın 14. Maddesi o da hakların kötüye kullanılmasının içeren bir madde. Anayasanın 14. Maddesini kötüye kullanan siyasi iktidarın kendisidir. Haklarını kötüye kullanan, siyasi baskı kullanarak muhalifleri cezaevinde tutan yani demokratik, laik hukuk devletini kendi çıkarları için kötüye kullanan siyasi iktidardır, muhalefetin kendisi değildir. Bu maddenin de altını çizerek söyleyelim, hakların kötüye kullanımını şuanda ortaya koyan siyasi iktidardır. En başta bu beyanatı veren adalet bakanıdır.
‘CAN ATALAY, BİR AN EVVEL TAHLİYE EDİLMELİDİR’
Biz bu mücadeleye yeni başlanmadık, Türkiye’de demokrasi mücadelesi, hukuk mücadelesi yarın da bitmeyecek ama bugün için en net gündemimiz daha yeni seçilmiş parlamentonun tek bir üyesinin görevini yapamıyor olmasıdır. Hatay gibi bir deprem bölgesinde doğrudan deprem suçlarıyla mücadele vaadiyle Hatay’ın milletvekili seçilen Şerafettin Can Atalay, bir an evvel tahliye edilmelidir. Bunun yanında tüm siyasi ve gezi tutsakları tahliye edilmelidir. Türkiye normal bir demokrasiye, asgari bir hukuk devletine geri dönmelidir. Türkiye’nin hayatına devam edebilmesinin temel şartı asgari bir hukuk devletinin tahsis edilmesidir.”