AYM, Taksim Meydanı’nın 1 Mayıs’ta işçilere kapatılmasını hak ihlali saydı
Anayasa Mahkemesi (AYM), 2014 ve 2015 yılında 1 Mayıs kutlamalarının Taksim Meydanı’nda yapılmasının valilik kararıyla engellenmesini hak ihlali saydı.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ile Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 2014 ve 2015 yılları 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamalarının Taksim’de yapılmasını engelleyen Valilik kararlarını AYM’ye taşıdı.
Başvurularda, Valilik kararıyla Taksim Meydanı’nda kutlama yapılmasının engellendiği, kutlama amacıyla alana giden sendika ve birlik temsilcilerine polis tarafından tazyikli su, plastik mermi ve biber gazıyla orantısız biçimde müdahale edildiği belirtilerek, “toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı” ile “kötü muamele yasağının ihlal edildiği” vurgulandı.
‘TAKSİM İŞÇİ VE EMEKÇİLERİN ORTAK HAFIZASI VE SEMBOLİK DEĞERİDİR’
AYM, 2016 yılında yapılan başvuruları gündemine alarak 7 yıl sonra karara bağladı. “kötü muamele yasağının ihlal edildiği” iddiasını dayanaktan yoksun bulan Yüksek Mahkeme, “toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme” hakkının ise ihlal edildiğine karar verdi.
Başvuruculara 18’er bin lira tazminat ödenmesine karar veren AYM, kararında Taksim’in işçi ve emekçilerin “ortak hafızası” ve “sembolik değeri” olduğuna vurgu yaparak “Kendisini o kültürün bir parçası olarak gören her kişinin 1 Mayıs günlerinde Taksim Meydanı’nın ifade ettiği anlamı doğrudan tecrübe etmek ve edindiği tecrübeyi kuşaklar boyunca aktarmak için burada bulunma hakkı vardır” dedi.
AYM kararında, başvurucu sendika ve birliklerin Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs kutlamalarını yapmak üzere Valiliğe bildirimde bulundukları ancak Valiliğin, “Taksim Meydanı’nın 1 Mayıs etkinliklerinde kullanılmak üzere belirlenen alanlardan biri olmaması ve kamu düzeninin bozulacağına dair bazı kaygılar nedeniyle bu talebi reddettiği” anımsatıldı. Göstericilere kutlamalar için farklı bir yer önerildiği belirtilen kararda, Taksim Meydanı’nın ise sınırlı sayıdaki bazı sendika temsilcilerine açıldığı ifade edildi.
‘MEKAN SEÇME SERBESTİSİNİN YASAKLANMASI ANAYASAL HAK BAKIMINDAN KABUL EDİLEMEZ’
Kamu makamlarının, “1 Mayıs’ın emek ve dayanışma günü ilan edilmesinden sonraki yıllarda yapılan kutlamalarda alınan önlemler neticesinde kamu düzeninin korunması için müdahale edilebilecek nitelikte bir şiddet olayı yaşanmadığını da dikkate almadığı” ifade edilen kararda, şu değerlendirme yapıldı:
“Toplantı ve gösterinin düzenlenmesi ile hedeflenen amaçlara ulaşılabilmesi için mekanın önemi gözetildiğinde, mekan seçme serbestisinin kategorik olarak yasaklanması anayasal hak bakımından kabul edilemez. Hangi mekanın toplantıya en uygun olacağını seçme serbestisi toplantının düzenleyicilerine de tanınmalıdır. Mekan yasağına ilişkin bir karar verilebilmesi ancak somut ve haklı gerekçelerin ortaya konulmasıyla mümkündür. Dolayısıyla Taksim Meydanı’nın idarece önceden belirlenen toplantı alanlarından biri olmadığı şeklindeki gerekçe, tercih edilen mekanda toplantı yapılmasını tamamen yasaklamak için yeterli kabul edilemez.”
‘TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ DÜZENLEME HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİ SONUCUNA VARILMIŞTIR’
Polisin 1 Mayıs günü gösteri yürüyüşü başlamadan meydandaki kişilere müdahale ettiği de anımsatılan kararda, “İdarenin 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılmasını mutlak surette yasaklanmasını gerektirecek gerçek bir tehlikenin varlığını açıklamadan ve katılımcıların anılan yerde etkinlik yapabilmeleri için mümkün olan önlemler bulunup bulunmadığını irdelemeden tercih edilen mekanı toplanmaya yasakladığı, bu karara dayanan kolluk güçlerinin de derhal müdahale etmesini etkileyecek makul bir sebep olmadan ve anılan hakkın kullanılabilmesine yönelik bir tolerans göstermeden gruba müdahale ettiği anlaşılmıştır” denildi.
Kararda, “Sonuç olarak 1 Mayıs’ı Taksim Meydanı’nda kutlamak isteyen başvurucuların gösteri ve yürüyüş hakkına yönelik olarak zor kullanmak suretiyle dağıtılması şeklindeki müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı ve demokratik bir toplumda gerekli olduğu ilgili ve yeterli gerekçelerle ortaya konulmamıştır. Bu nedenlerle Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır” ifadeleri kullanıldı.